sen bana suskun
ben sana vurgu
öpmeye kıyamazken
sen tutup da saçlarını
kor ateşlerde kavurdun
sen eksildin
ben eskidim
ne tahta gözüm var
ne sarayda
hayal olmuş kokunu
yel estikçe bana getirsin
adın bende saklı
gözlerin gözlerimde
sarılı ip yumağı
gece körebeyi oynuyor
sen nerelerdesin
gel desende gelemem
ayaklarımda paslı zincir
ayazı vurmuş tenime
titrek mum alevi gibi üşüyorum
sen hangi dağ ardında gizlisin
***
bu dünyada bir ben mi kaldım sanki
rüsva malamad üryan
neden evsizler ekmeksizler
bu beynimi hep ırgalar
ektiğim gülleri çiy vurur
izim kalmadı doğduğum topraklar da
üşüyen ihtiyar bir çocuğum
kavgada yorgun gençliğim nerede
dut sallarım şırası yok
ektiğim üzümlerin şarabı bana yasak
uğruna ömür verdiğim sevda
hangi dağ ardında saklanır
topaçlarına ip olduğum çocuklar
yorgunum buz üstünde çevirin beni
acı koksa da her yanım
gider ayak öpmektir gözlerinizden
vergisiz algısız tüm arzum