dayım Mustafa

dayım Mustafa

uzundu inceydi selviydi boyu

avcılıktı sevmediğim tek huyu

düğünlerde ağır hava oynarken

gözleri sanırsın Fırat’ın berrak suyu

kelebekti konar göçerdi dalların üstünden

gül tomurcuklarını incitmeden

dağın öbür yamacına geçerdi

Ümmü Gülsüm’ün üç yetiminden biriydi

çocuklarını büyütmek adına

çimento fabrikasında

yaşanması zor bir ömür tüketti

anlamadı onu yönetenler

en az onlar kadar zeki ve üretkendi

acımazsızca ezdiler onurunu

o tanımsız bir öfkeyle

geceleri girdi saadetin koynuna

inadına inadına kendi neslini çoğalttı

boynunun dik duruşuna aldanmayın

dokunduğunuzda yarasına

çocuk çocuk ağlardı

kardeşim ismet der

ocak ocak yanardı

gülüne gül olsun diye

anasını Hatay Hassa’ya gönderdi

o gül büyürken

rengini ondan gizledi

sarı bir kız indi dünyasına

adını Gülseren koydu

öyle narin

öyle kibar öyle güzeldi ki

bakmaya kıyamadı

en son ölümünü

onun sarı çipil gözlerine bıraktı

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Scroll to Top